Slightly Older MusingsRamblings
Taşındık!
- - Serhat GülaştıYeni tema boka sardı... Zaten siteyi taşımayı düşünüyordum iyi oldu...
http://pabucumunergeni.wordpress.com ...
Buradayım beklerim
Continue reading
http://pabucumunergeni.wordpress.com ...
Buradayım beklerim
Naruto fanları hakkında
- - Serhat GülaştıFarkındayım bayağı zamandır yazı girmiyorum sevgili bloguma (Tumblr sağolsun) ama can sıkıntısından bir yazı gireyim dedim. Bu sefer çemkirmek istediğim grup ağır Naruto fanları.
Aslında belli bir animeye körü körüne bağlanıp, başka anime izlemeden kendine animeci (animer bile demiyorum) ilan edenler ya da inci jargonuyla ilkokullu...
Tamam efendim çok seviyorsunuz bu animeyi anlarım ben de K-On!! seviyorum ama bir bakın, etrafta başka animeler de var. Hatta "NARUTO ANİME, BLEACH ÇİZGİ FİLM!!!11!!" diyenleri bile gördüm ki kafalarına bir şey geçirmemek için zor tuttum kendimi o ilkokulluların.
Zaten animeci bile diyemeyiz o zavallılara, narutocu desek daha doğru olur ki böyle yaratıklar (insan bile diyemiyorum) doğru düzgün anime izlemek isteyenlere bile hayatı zindan ediyorlar.
Bir düşünün; narutocu denilen yaratıklar etrafta animeciyim diye dolanacak. Millet "ne diyor lan bu amına kodumun ergeni" diye animeyi araştıracak. Anime ile bu ergen yaratıkların davranışları birleşince animeler çocuk işi olarak görünecek (yine!).
Hayır tamam kardeşim istediğini izle ama sen Naruto'yu seviyorsun diye bizim beynimiz sikilmek zorunda mı? O kadar hakkıyla anime izleyen insanın aramızdan ayrılmasına siz sebep oluyorsunuz emin olun. Sizin gibileri bir araya toplayıp (ki hangi oda alır bunları, tek hücreli gibi ürüyor amına koduklarım) basınç odasında kapatacaksın yahu. Yeter beynimi siktiniz!...
Oh rahatladım lan...
Continue reading
Aslında belli bir animeye körü körüne bağlanıp, başka anime izlemeden kendine animeci (animer bile demiyorum) ilan edenler ya da inci jargonuyla ilkokullu...
Tamam efendim çok seviyorsunuz bu animeyi anlarım ben de K-On!! seviyorum ama bir bakın, etrafta başka animeler de var. Hatta "NARUTO ANİME, BLEACH ÇİZGİ FİLM!!!11!!" diyenleri bile gördüm ki kafalarına bir şey geçirmemek için zor tuttum kendimi o ilkokulluların.
Zaten animeci bile diyemeyiz o zavallılara, narutocu desek daha doğru olur ki böyle yaratıklar (insan bile diyemiyorum) doğru düzgün anime izlemek isteyenlere bile hayatı zindan ediyorlar.
Bir düşünün; narutocu denilen yaratıklar etrafta animeciyim diye dolanacak. Millet "ne diyor lan bu amına kodumun ergeni" diye animeyi araştıracak. Anime ile bu ergen yaratıkların davranışları birleşince animeler çocuk işi olarak görünecek (yine!).
Hayır tamam kardeşim istediğini izle ama sen Naruto'yu seviyorsun diye bizim beynimiz sikilmek zorunda mı? O kadar hakkıyla anime izleyen insanın aramızdan ayrılmasına siz sebep oluyorsunuz emin olun. Sizin gibileri bir araya toplayıp (ki hangi oda alır bunları, tek hücreli gibi ürüyor amına koduklarım) basınç odasında kapatacaksın yahu. Yeter beynimi siktiniz!...
Oh rahatladım lan...
Baka to Test to Shoukanjuu (İnceleme)
- - Serhat GülaştıBaka to Test to Shoukanjuu
Velkam tu Fumizuki Akademiy – OtakuMan
Evet sayın “Ne diyom lan ben?” okurları, bugün size uçuk bir
komedi serisi olan Baka to Test to Shoukanjuu’yu incelemek
istedim.
BtTtS’nun öyle çok fazla devrim yaratacak bir hikayesi yok
aslında ama yine de değişik bir konuya sahip.
Fumizuki Akademisinde 2. sınıfa geçen öğrenciler bir sınava
tabii tutulurlar. Sınav sonuçlarına göre A’dan F’ye
kadar bir sınıfa yerleştirilirler. Ancak Fumizuki
Akademisi’nin sistemi diğer okullara göre ÇOK FARKLIDIR.
Her sınıfın kalitesi A’dan F’ye kadar düşüştedir
(örneğin; A sınıfının yanında özel okul sınıfı halt
etmiştir. E sınıfı normal Türk okulu gibidir. F sınıdı her
alandan kıttır). Ve de her öğrencinin kendine ait varlığı
vardır (Chibi tarzı). Sınıflar aralarında “Çağırma
Savaşları” denilen
savaşlar olur ve yenilen tarafla yenen taraf sınıf araç gereçlerini değiş tokuş eder.
savaşlar olur ve yenilen tarafla yenen taraf sınıf araç gereçlerini değiş tokuş eder.
Seri de F sınıfındaki Yoshii Akihisa ve arkadaşlarının A
sınıfı ile yer değiştirme mücadelesi anlatılıyor…
diyebilirdim ama pek diyebileceğimi sanmıyorum. Seriden
bayağı Slice of Life tarzı bir şeyler akıyor ama bu serinin
paçamızı kolay kolay bırakacağı anlamına gelmiyor tabii
ki çünkü felaket bir komedi dalgası sizi bekliyor. Seri iki
sezon boyunca son bölümler harici sizi gülmeden bırakmaya
hiç niyeti yok.
Seri tam bir tür çorbası! Yerine gelince Ecchi, yerine
gelince Shoujo, yerine gelince Shounen olmasını çok iyi
biliyor ki seriyi asıl çekici kılan bu.
Yarı zamanlı Yeşilçam adamı, aptal ama gururlu Yoshii, bayağı
bir askeri deha olan Yuuji, sevimli, güzel ama çirkef Himeji,
dıştan sert görünse de aslında çok hisli olan Minami,
genelde “Röntgenci” olarak duyacağımız (adamım yea)
ninja Tsuchiya, kendisi apayrı bir cinsiyet olan Hideyoshi,
Yandere*’nin en dik alası olan Shouko seriye çok güzel
yedirilmiş.
Ama şöyle bir uyarıda bulunayım. Mantıklı komedi arıyorsanız
şayet çok yanlış seriye bakıyorsunuz. Çünkü bu seri de
insan ister istemez her şeye gülüyor.
Sonuç olarak; gerçekten çok güleceğimiz “ne olmak istiyorsam
oyum” serisi olmuş. Arakawa Under the Bridge izleyip de
gülenler, hele de benim gibi okul komedisi hastasıysanız, 10
gündür yem bulamamış piranha gibi dalmalısınız bu seriye!
K-On!! (İnceleme)
- - Serhat Gülaştı
Sevgili “Ne diyom lan ben” okurları, bu animeye sadece tek bir kelimeyle ifade edebiliriz:”Abbbovvvv!!!”
Tek kelimeyle harika bir anime, benim anime kariyerine başladıktan sonra başladığım ilk anime.
Baktığım çoğu forum sitesinde ilk önce K-On! aşağılanmış ama daha sonra benim gibi çok manyak çıkardı.
Not: Çok eski bir anime incelememdir. İbreti alem olsun diye bu bloga koydum. Spoiler barındırabilir.
Not: Çok eski bir anime incelememdir. İbreti alem olsun diye bu bloga koydum. Spoiler barındırabilir.
Şimdi animenin konusuna gelince:
Yui Hirasawa adlı bir genç kız liseye yeni başlamıştır. Ve liseye başladıktan sonra sıra en curcunalı seçime sıra gelmiştir, kulüp seçimleri…
Herkes kendi ilgi alanına göre bir kulüp seçecktir ama daha önce Ritsu ve Mio’nun katıldığı kulüp geçen sene tüm üyelerini mezun ettiği için eğer bir ay içinde 4 üyeye ulaşılamazsa kulüp kapanacaktır.
Tam bu arada Mugi adlı bir kız gelir ve Ritsu’nun acayip davranışlarıyla birlikte Mugi’de kulübe katılmıştır.
Ama bir kişi daha gereklidir ve o kişi bizim Sakar, saf ama çok sevimli ana karakterimiz Yui olur. Ama bir sorun daha vardır. Yui’nin ne bir müzik ne de enstüman bilgisi vardır.
İşe K-On!’un genel K-On!usu böyle(İğrenç bir laf esprisi yaptım farkındayım). Yalnız bir uyarı yapmak istiyorum, bölümleri izlerken mutlaka elinizde en azından bir kahve olsun ya da tüm seriyi tek oturuşta bitirecekseniz en azından otuduğunuz yere bir mini bar kurmanız tavsiye edilir. Çünkü o kadar çok abur cubur yiyorlar ki insanın ister istemez karnı acıkıyor.
Evet şimdi de K-On!’un karakterlerine bir bakalım:
Yui’yi tanmlamak gerkirsek ayaklı hayal makinesi. Kızın bir kere bile mantıklı bir halini göremedim.
Sürekli hayal peşinde ve tam bir abur cubur bağımlısı.
Grupta gitar çalıyor. En azından çalmaya çalışıyor.
Grubun en pesimist, en karamsar, en kötümser kızı...
Başka birileriyle konuşsa bile utangaçlıktan kafasından dumanlar çıkmaya başlayabiliyor. Ritsu’nun kafasına attığı yumruklar yüzünden zavallı ritsucuk bir gün beyin kanaması geçirecek.
Ama ne hikmetse grupta Solist ve bass çalıyor.
Sawako Yamanaka:
Hafif Müzik Kulübü'nün rehber öğretmeni. Eskiden sevgilisi Sawako’yu terkedince o da bir Rock grubuna katılmış. Artık nasıl bir katılmaysa bu dönemde iyice manyağa dönmüş. Normal de çok normal duran bu kadının bazen Rock dönemlerindeki ruhu bazen bu karıyı dürtüyor ve gruptaki kızların tabiri caizse ağzına s.çabiliyor
Ui Hirasawa:
Evet, arkadaşlar K-On! kabaca böyle. K-On!’un 2. Sezonu çıktı bitti bile ve daha ne animesi ne de mangası çizilecek. Ama 2. Sezonun en sonunda K-On!’un filmin geleceği duyuruldu. Bunun hakkında başka bir haber yok…
"DragonXD" nedir?
- - Serhat GülaştıEvet arkadaşlar yeni kendi yapımım bir shounen tarzında bir hikaye var... Naklen aktarıyorum:
"Ryuuji Akanai gece rüyasında bir yaratıkla dövüştüğünü görür ve yaratığı yendiği zaman çıkan sesten irkilir ve kan ter içinde uyanır.
Ryuuji okula giderken korkunç bir yaratık görür ve yaratık ona saldırıyordur ancak Chouji Yaranaika (Savaş Nefesini kullanıyor) koca bir balyoz yaratarak yaratığı etkisiz hale getirip yok eder. Ryuuji korkmuştur. Tam kaçacakken ayağı kayar ve düşer. Chouji, Ryuuji'yi elinden tutup yerden kaldırır ve bu yaratıkları gördüğüne göre onunda bir nefes kullanıcısı (burada nefes büyü yerinde kullanılıyor) olduğunu anlatır.
Dünya aslında iki bölümden oluşmuştur. Birincisi normal nefes kullanmayan insanların yaşadığı alt dünya, ikincisi bulutlardan da yukarıda olan üst dünyadır ve üst dünyada yaşayan insanlar nefes kullanıcılarıdır.
Üst Dünya'da Alghatra adlı bir okul vardır ve bu okulun amacı nefes kullanabilen gençlerin güçlerini kontrol etmelerini sağlamaları için dersler vermektir.
Ancak üst dünya'da şöyle bir olay daha vardır. 4 büyük ejder (ateş, su, toprak, rüzgar) her nesil kendi güçlerini verebileceği bir varis aramaktadır ve bu varisler orta yaşlı ve üst dünyada yaşamalıdır.
Okulda her yeni doğan bebeğin (ve alt dünya dan helen bazı nefes kullanıcılarının) güçlerini belirlemek için bir cihaz vardır ve Ryuuji bu cihaza bağlanır.
Sonuç çok dehşete düşürücüdür; Ryuuji ateş ejderinin varisidir, alt dünyadandır ve daha 17 yaşındadır.
Ryuuji bir öğrenci olarak okula kabul edilir ve okulda arkadaşlarıyla yaşadığı olaylar anlatılır..."
Karakterler:
Ryuuji Akanai: Ateş Ejderi varisi (Türü yok)
Asura Waruseize: Buz nefesi kullanıcısı (Saldırı)
Chouji Yaranaika: Savaş nefesi kullanıcısı (Dönüşüm)
Yui Charok: Sakura nefesi kullanıcısı (Canlandırıcı)
Üç tür büyü türü vardır. Bunlar:
Saldırı: Vücut enerjisi direkt olarak sadece buna dönüşür. Dönüşüm sınıfı olarak sayanlar da vardır ama teknik olarak sadece tek bir maddeye dönüşebilir. Üst dünya'da en çok bulunan büyü türüdür.
Dönüşüm: Vücut enerjisini bir tema üzerinde daha geniş olarak dönüştürebilir ancak hem uzmanlaşması çok zordur, hem de çok vücut enerjisi harcar. Ayrıca dönüşüm büyüleri, saldırı büyüleri gibi vücuttan bağımsız kullanılamaz, dönüşen büyünün gücü nefes kullanıcısına bağlı olduğundan dönüşen nesnenin gücü büyü sahibinin teması kesildiği anda çözülür. O yüzden dövüş anlarında sadece yakın dövüş türüyle kullanabilir.
Ayrıca ikinci bir dönüşüm türüde nefes kullanıcısının nefesinin izin verdiği şeye dönüşmesini sağlamaktır (One Piece'deki Zoan türü güçler gibi).
Canlandrıcı: Çok büyük vücut enerjisine sahip ve kullanılan büyü güçlerini hemen yerine koyabilecek türde nefes kullanıcılarıdırlar. Ancak saldırı güçleri hiç olmadığından yaratıcılar bu tür nefes kullanıcılarına birer silah bahşetmiştir. Bu tür nefesleri kullananlar türüne göre ikiye ayrılır:
1. Emir Tipi: Vücudun izin verdiği yaratıkları çağırabilir (Fairy Tail'deki Lucy gibi)
2. Hayat Tipi: Canlandırıcı denilince ilk akla gelenlerdir. Kendi vücut enerjilerini kullanıp başkalarını iyileştirebilirler...
----------------------------------------
Aklıma gelenler bu kadardı yakında ana karakterlerin hayat hikayelerini de anlatacağım. Lütfen fikirlerinizi belirtin.
Judas Gökhan Günceli
- - Serhat GülaştıAnne babalar... Çocuk yapmadan önce bu videoyu izleyip ona göre önlem alın.... Lütfen :( ...
Continue reading
Yakuza Nedir?
- - Serhat GülaştıBir arkadaş paylaşmış. Benimde ilgimi çekti, o yüzden aynen paylaşıyorum...
JAPON MAFYASI YAKUZA
Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkesi her şeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır.
Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.
En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır.
Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır.
Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler.Kaynakwh webhatti.com:
Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı.
Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunularak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez.
Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözü kara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ül***i ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile iç içe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu.
Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrolör görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını söz konusudur.
Ayrıca bu yapıdaki elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, her gün göz önünde yaşanan bir gerçektir.
Japon organize suç örgütü olarak tarif edilse de aslında diğer suç örgütlerinden bir kaç açıdan çok farklı özelliklere sahip olan topluluktur.
İlk olarak yer altında değil sokaklardadır. İkincisi de siyaset ve polis ile açık ilişki içerisindedir.
Küçük mahalle derecesinde yaşamlarını sürdüren Japonlar, güvenlik teşkilatının da kurumsallaşmaması sebebiyle suça karşı toplumsal boyutta bir korumaya sahip değillerdir. Gündüzleri işlettikleri meyhane, bakkal, seyyar arabalı yemek dükkanlarını akşam olunca hırsızlık gibi suçlara karşı koruma, ertesi güne sağlam bir şekilde mallarını çıkarmak sorunu içindedir Japonlar. Çözüm olarak işsiz suça eğilimli gençlerden, mahalleyi bekleme, gireni çıkanı kollama, malları, dükkanları geceleri korumaları istenir ve bunun karşılığında belirli bir bedel ödenmesi teklif edilir. Mahallenin bıçkın delikanlıları bunu kabul ederler.
Verilen bu göre fazlasıyla yerine getirilir ve bu oluşum gittikçe teşkilatlaşmaya baslar ve mahalleyi de asarak bulundukları bölgelerin koruma ve güvenliğini zorla ve bedel karşılığında ellerine geçirmeye başlarlar. Bu şekilde Yakuza denilen kurum oluşmaya baslar. Bu gelişmeler özellikle Meiji dönemine (1800”lerin ikinci yarısı) kadar bu şekilde sürer. Daha sonrasında ise batılılaşma hareketleri, gelişme, ikinci dünya savaşı sonrasında başlayan hızlı sanayileşme suresi ile birlikte bu oluşum kendini daha da farklı boyutlara (holdingler-siyasilerle ile ilişkiler boyutuna) taşır.
İşte bu sebepledir ki, halen günümüzde organize Japon suç örgütü bu kadar bariz bir şekilde ortada gezebilmektedir. Çünkü bu örgütü temelde kuranlar yine bildiğimiz tarlada çalışan Japonlardır ve kendileri için kurmuşlardır.
Japon gece yaşantısı içerisinde olmazsa olmazlardan birisidir Japon organize suç örgütü. Bunun bir sebebi de, Japon polisinin - özellikle de karakol polislerinin- adres sorma ve yaşlılara yardim etmekten başka bir ise yaramamalarından kaynaklanmaktadır. tüm gece hayatini ayakta tutan da , göreceli olarak güvenliğini sağlayan da söz konusu Japon organize suç örgütüdür. Elbette ki bu yaptıkları görev karşılığında mekan sahiplerinden belirli bir bedel almaktadırlar bu isleri yani gece hayatini bizzat idare edenler söz konusu Japon organize suç örgütünün alt tayfasıdır. Bunlara Chinpira denilir. büyük babalar ortalarda gözükmez onlar genelde, diğer büyük grup (Kumi) babalarıyla vakit geçirirler.
Bu Japon organize suç örgütünün en kuvvetli olduğu yerler Japonya’nın güney batısı diyebileceğimiz(Hiroshima-Yamaguchi) Çin bölgesi’dir.
20.000 küsur üyesi 600.000 yandaşı olduğu tahmin edilmektedir. Devlet bu kadar kalabalık, güçlü, onurlu bir örgütle başa çıkamadığı için iş birliğine girişmiştir. Çoğu faaliyetine göz yumulur. Tabii ki Yakuza’nın sadece Japonya’da iş yaptığını düşünmek komiktir. Bütün uzak doğu'da faaliyet gösterir. ABD’deki mafyalarla yakın ilişki içindedir. Bir Yakuza, içinden kesinlikle çıkılamayacak bir duruma düştüğünde, işkence göreceğini ve ağzından zorla laf alınacağını gördüğünde dişleriyle dilinin altındaki damarı sertçe ısırarak intihar eder.
"Yakuza" deyimi Hanafunda (çiçek kağıtları) adlı bir tür kart oyunundaki en kötü sonuç olan 20 sayısından türetilmiştir.toplamı 20 sayısını veren üçlü kağıt kombinasyonunun (8,9,3) Japoncasıdır Yakuza.
"Yubitsume" denilen serçe parmağını kesme ise bir hata yada suçu affettirmek için yapılır ve bağlılığın simgesidir. Vücuda delicesine yapılmış dövmeler ise bir çeşit mertlik ve cesurluk gösterisidir. Tamamı aşırı sağcı olan Yakuza aileleri çok katı bir şeflik sistemine göre örgütlenir
Continue reading
JAPON MAFYASI YAKUZA
Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkesi her şeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır.
Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.
En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır.
Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır.
Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler.Kaynakwh webhatti.com:
Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı.
Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunularak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez.
Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözü kara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ül***i ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile iç içe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu.
Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrolör görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını söz konusudur.
Ayrıca bu yapıdaki elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, her gün göz önünde yaşanan bir gerçektir.
Japon organize suç örgütü olarak tarif edilse de aslında diğer suç örgütlerinden bir kaç açıdan çok farklı özelliklere sahip olan topluluktur.
İlk olarak yer altında değil sokaklardadır. İkincisi de siyaset ve polis ile açık ilişki içerisindedir.
Küçük mahalle derecesinde yaşamlarını sürdüren Japonlar, güvenlik teşkilatının da kurumsallaşmaması sebebiyle suça karşı toplumsal boyutta bir korumaya sahip değillerdir. Gündüzleri işlettikleri meyhane, bakkal, seyyar arabalı yemek dükkanlarını akşam olunca hırsızlık gibi suçlara karşı koruma, ertesi güne sağlam bir şekilde mallarını çıkarmak sorunu içindedir Japonlar. Çözüm olarak işsiz suça eğilimli gençlerden, mahalleyi bekleme, gireni çıkanı kollama, malları, dükkanları geceleri korumaları istenir ve bunun karşılığında belirli bir bedel ödenmesi teklif edilir. Mahallenin bıçkın delikanlıları bunu kabul ederler.
Verilen bu göre fazlasıyla yerine getirilir ve bu oluşum gittikçe teşkilatlaşmaya baslar ve mahalleyi de asarak bulundukları bölgelerin koruma ve güvenliğini zorla ve bedel karşılığında ellerine geçirmeye başlarlar. Bu şekilde Yakuza denilen kurum oluşmaya baslar. Bu gelişmeler özellikle Meiji dönemine (1800”lerin ikinci yarısı) kadar bu şekilde sürer. Daha sonrasında ise batılılaşma hareketleri, gelişme, ikinci dünya savaşı sonrasında başlayan hızlı sanayileşme suresi ile birlikte bu oluşum kendini daha da farklı boyutlara (holdingler-siyasilerle ile ilişkiler boyutuna) taşır.
İşte bu sebepledir ki, halen günümüzde organize Japon suç örgütü bu kadar bariz bir şekilde ortada gezebilmektedir. Çünkü bu örgütü temelde kuranlar yine bildiğimiz tarlada çalışan Japonlardır ve kendileri için kurmuşlardır.
Japon gece yaşantısı içerisinde olmazsa olmazlardan birisidir Japon organize suç örgütü. Bunun bir sebebi de, Japon polisinin - özellikle de karakol polislerinin- adres sorma ve yaşlılara yardim etmekten başka bir ise yaramamalarından kaynaklanmaktadır. tüm gece hayatini ayakta tutan da , göreceli olarak güvenliğini sağlayan da söz konusu Japon organize suç örgütüdür. Elbette ki bu yaptıkları görev karşılığında mekan sahiplerinden belirli bir bedel almaktadırlar bu isleri yani gece hayatini bizzat idare edenler söz konusu Japon organize suç örgütünün alt tayfasıdır. Bunlara Chinpira denilir. büyük babalar ortalarda gözükmez onlar genelde, diğer büyük grup (Kumi) babalarıyla vakit geçirirler.
Bu Japon organize suç örgütünün en kuvvetli olduğu yerler Japonya’nın güney batısı diyebileceğimiz(Hiroshima-Yamaguchi) Çin bölgesi’dir.
20.000 küsur üyesi 600.000 yandaşı olduğu tahmin edilmektedir. Devlet bu kadar kalabalık, güçlü, onurlu bir örgütle başa çıkamadığı için iş birliğine girişmiştir. Çoğu faaliyetine göz yumulur. Tabii ki Yakuza’nın sadece Japonya’da iş yaptığını düşünmek komiktir. Bütün uzak doğu'da faaliyet gösterir. ABD’deki mafyalarla yakın ilişki içindedir. Bir Yakuza, içinden kesinlikle çıkılamayacak bir duruma düştüğünde, işkence göreceğini ve ağzından zorla laf alınacağını gördüğünde dişleriyle dilinin altındaki damarı sertçe ısırarak intihar eder.
"Yakuza" deyimi Hanafunda (çiçek kağıtları) adlı bir tür kart oyunundaki en kötü sonuç olan 20 sayısından türetilmiştir.toplamı 20 sayısını veren üçlü kağıt kombinasyonunun (8,9,3) Japoncasıdır Yakuza.
"Yubitsume" denilen serçe parmağını kesme ise bir hata yada suçu affettirmek için yapılır ve bağlılığın simgesidir. Vücuda delicesine yapılmış dövmeler ise bir çeşit mertlik ve cesurluk gösterisidir. Tamamı aşırı sağcı olan Yakuza aileleri çok katı bir şeflik sistemine göre örgütlenir